16 Şubat 2010 Salı

trank !

kaç kişiyi öptüm desem öyle parmak hesabı değil
kaç sigara yakıldı ardlarından öyle şiddetli de olmadan o iş
sonra ağzımda bir tad kalmaz, ağzımda yalnız kendi dilim varken
aynen öyle duruyorken
ellerim herhangi bir beli kavramamış, birbirini ovuşturuyorken
işte ben vasıflı vasıfsız cümleler kekelerken
fark ettim ki sevmek güldürür ayrılık yazdırır, güzel !

sonra belki kimse yok hayatımda belki 5-1o sevgili
hani onlar mühim değil de kafamın içindeki ilişki
öyle iyi anılarda öpüşürüz -mum erir gibi fitilinden gülerim
güldüğümü fark edip daha da gülerim
öyle kafamda rastgele terk ettiririm kendimi pat diye!
üzülürüm, üzüldüğümü fark edip ağlarım

ama sen beni öpmüşsen, ben de öpmeni sevip bir de ben seni öpmüşsem
öpüşmüşsek mesela
ama sen beni sevmişsen, ben de sevmenden bağımsız sevebilmişsem seni
sevişmişsek mesela
-olsun öyle ya da böyle ayrılmışsak, o gerekmiştir deşmeye gerek yoktur asla-
ama sen öyle güzel terk etmişsindir ki beni tadı damağımdan kalbime kaymıştır
kalbime batmıştır kalemim
öyle trank diye bırakıp gitmişsindir ki terk etmenden sekip başlamamıza dönmüştür
öyle ya da böyle bir dizede -adın geçmez ya- bir kelime dahi senden yazabiliyorsam
belki tamam bencilce
terk et fark etmez ama..
ilhamını götürme


s.e.v.