3 Ekim 2009 Cumartesi

kakao yağı

hiç bir edevat yok elimde inan hiç bir mefruşatım
öyle bir duman çıkar benden fütursuzca
el sallanan trenler gibiyim
nereden nereye sorma sicilime işlenen her teciratın
bir nedeni var diye çıkmışım yola neredeyim bulursam söylerim..
geceyi bölen bir ışık bir de benden tedirginim görmesinler diye
lazerim kendi üstüme..
horuldar ruhun, kramp girer beline yine
korma yanındayım saat 4'e kurdum göz kapaklarımı
gitme desem gitmek zorundasın demem..
bilirim haddimi sen bildirmeden
ve bir daha bilmek istemeyeceğim söz..
malumatı aldım ben 'nefret'
hepsini hesapladım hani danışıklı dövüş benimle farketmeden senin aranda
muhtemel bir astral seyahat
uyuyorsun.. yarın denizi görecek olmalısın.. ya da çakılları
bir akım çıkmış dokunamamak üzerine mozişizm dikişlerine işlemiş ruhlar kurarmış
öncüsü ben olmalıyım..
ve susarken ikimiz de benim bir yerim çok konuşkan seninle
senin her yerin susmakta mı
zira konuşmak işi ses tellerine çarptırılmakla olmaz bir!
bedensizlerden telepati talep etmekteyim..
kovalayan ruhlar birbirini
takırdayan dişler
tokurdayan şişeler
tam o anda kıpırdayan bir yaprak soymuğunun tutunduğu yerden düşer
buradan çemberine kadar yuvarlansın
eline alırsın da ufalarsın diye ümit etmekteyim..
bugün sana benzeyen biriyle tanıştım,
o ayaklarıyla ezermiş yaprakları, huyu buymuş ben kavradım
gülümsedi, etrafa baktı, bir şey dedi bana seni hatırladım
sonra gitti
istemesem gitmezdi dedim içimden
gitmese onu da yüzüstü bırakırdım
giderken arkana bakma demiştin
o gitti ben baktım nokta bile olamayınca..
bil bakalım?
seni hatırladım..
ve sen 'hep güçlü olmak zorunda olan kadın'
beni bulama diye tüm yolları kapadım
oysa tüm kalbim sana açık..
gelirsin diye hücrelerimden organalleri bile çıkardım..
hiç olmadı içimde kalırsın diye
kakao yağından derinde..

s.e.v.